Diyet Yapmak! Bir Çıkmaz Sokak Mı?

Dünyanın hakimi, yıkıcısı, aynı zamanda da şekillendiricisi…

Doğarız , büyürüz. Büyürken de etrafımızdaki insanlar şekillendirir bizi. Çoğu zaman da farkına dahi varmayız bize yaptıklarının. Oysa alışkanlıklarımız, kişilik özelliklerimiz, sevdiklerimiz, sevmediklerimiz, korkularımız, kaygılarımız vb. hepsi etrafımızdakiler tarafından şekillendirilir. Bir hamur misali yoğrulur gideriz işte. Kimi zaman bir anne babadır bize yalnızlık korkusunu aşılayan, kimi zaman bir babaannedir karanlık korkusunu veren, kimi zaman bir kardeş kapalı mekan korkusunu veren..

Olumlu konuşmak lazım, olumlu düşünmek lazım, hadi hep beraber pozitif düşünelim cümlelerini sık sık duyduk hepimiz ve son dönemde de duymaya devam ediyoruz. Bilinçli(!)  olmaya başladık. Farkındalıklarımız(!) değişti. Lakin alışkanlıklarımız hala aynı. Acaba karşımızdaki kişiye “Pozitif düşün” dediğimizde onun bilinç altına ne kodluyoruz?   Ego sorar kime pozitif düşün derler diye. Sonra da cevaplar : “Negatif düşünen birine derler.  O halde  ben negatif düşünen biriyim.” diye bilinçaltına depolar.

Hiç düşündünüz mü insanlar çağımız illeti kanseri nasıl yeniyorlar? Radyoterapi ile mi yoksa kemoterapiyle mi? Ya da başka bir yolu daha mı var?

Hiç düşündünüz mü annanelerimiz babaannelerimiz annelerimiz ben onlarla konuşuyorum dedikleri çiçeklerini diğer çiçeklerden neden daha güzel olduğunu? Ya da içinizden muhatabınızın kafayı sıyırdığını mı geçirdiniz?

Hiç duydunuz mu annenizin çok güzel yemek yaptığını söyledikleri zaman ve kurabiyesini nasıl yaptığını sordukları zaman ben yemeğime sevgimi katıyorum dediğini? Sevgi mi? Kaç gr konacak? Ama bizde mutfak tartısı yok, bardak usulü söylesen olmaz mı?

Bu üç soruda da ortak oluşum maddesi var. Kelimeler… ister söylenip ses bulmuş olanlar, ister sessiz olup düşüncede kalanlar.. yani bizim mimarlarımız.

Düşüncelerimiz dahil olmak üzere konuştuğumuz her kelimenin enerji boyutunda bir frekansı vardır. Bu enerjiler de bizim o anki psikolojimizi şekillendirdiği gibi benzer duyguların da devam etmesine ve o tarz bir yaşantının oluşmasına sebebiyet verirler. Kelimeler o kadar büyük bir şekillendiricidir ki; bazen yemekler daha güzel olur, bazen çiçekler daha güzel açar bazen de -ki keşke her daim olsa -kanseri bertaraf eder. Ama ne yazık ki çoğunlukla bizleri mahveder. Farkına bile varamayız. Boşuna dememişler 40 kere söylersen başına gelir diye.

Oysa olumlu düşünecektik hani? Pozitifltik, farkındalığımız artmıştı(!)

 

Sizlere basit bir formül vereyim.  “Daha”. Kişilerde olmasını arzu ettiğiniz özellikleri onlara aktarırken yani onlarla iletişim kuruyorken, kelimenin başına “DAHA” ekleyin. “Daha pozitif düşün” deyin mesela. Böylece bilinç altına sen aslında pozitif düşünüyorsun ama şuan biraz daha fazla oranda pozitiflik içeren düşüncelere ihtiyacın var mesajını vermiş olursunuz. ”DAHA” hayatınıza yerleştikçe ve yerini sağlamlaştırdıkça göreceksiniz ki hayatınız daha güzel ilerleyecek.