Duygusal Bağımlılıklar Nasıl Kırılır?

Bizlere hep duygularımızı hissetmemiz ve kabul etmemiz gerektiği öğretildi. Peki ya duygularınız gerçekten bir bağımlılık haline gelmişse?

İnsan duygularının aynı zamanda bir kimyasal kokteyl olduğunu biliyor musunuz?

Duygular bir düşünceyle başlar. Bir günün içinde sayamayacağımız kadar çok düşünce oluşur, ama bu düşüncelerin çoğu alışkanlıktır. Her gün onlara sahip olduğumuz için ve düşüncelerden, duygulardan bir farkındalık oluşturmadığımız için, bu düşüncelere doğru olduklarını varsayarak bir anlam yüklüyoruz.

Bir duyguyu hissettiğimizde, vücutta hücresel bir değişim olur. Nörotransmitterler serbest bırakılır ve vücudun fizyolojisi değişir. Fizyolojimiz değiştikçe, beyindeki nöral yollar ateşlenir veya bağlantılar oluşur. Farklı/zor bir duygusal durumdayken hissettiğimiz bedensel duyumsamalar işte bununla alakalıdır. Bazen boğazımız düğümlenir, bazense karnımızda kelebekler uçar…

Alışkanlık şeklinde hissetmek ve tepki vermek, bilinçaltımızda aynı duyguyu aramamızı sağlayacak sinir yollarını güçlendirir. Duygusal bir bağımlılık, vücudun kendi kimyasal tepkilerine de bağımlı hale gelmesidir.

Bu döngü beynin ödül merkezini değiştirir.

Duygu bizi perişan etse bile, nörotransmitterlerin hücumu beyin için bir ödüldür.

Bağımlılık genellikle harici bir maddeye veya davranışa (yeme bağımlılığı veya seks bağımlılığı gibi) bağımlı olmak anlamına gelir, ancak kendi iç kimyasal kokteyllerimize bağımlı olmak da mümkündür.

Örneğin, strese duyarlıysanız ve ilişkinizde sık sık stres algılıyorsanız, vücudunuz kortizol salgılar ve bir dizi fizyolojik tepki verir. Duygu acıya neden olsa bile, nörotransmiterlerin akışı yine de bir ödül olarak kabul edilir. Vücudunuz stresin fizyolojik deneyimine alışır. Duyarsız hale gelirsiniz. O zaman aynı “yükselmeyi” (yani aynı seviyede stres hormonları) elde etmek, normal hissetmek (yeni normal) ve kendiniz gibi hissetmek için giderek daha fazla strese ihtiyacınız olur. Bu yüzden pek çok insan değişmek istediğini ilan eder, ancak bilinçsizce aynı “yükselmeyi” deneyimlemelerine izin veren durumlar ararlar. Vücudumuz endişe, üzüntü veya öfke gibi belirli bir duyguya alıştığında, bilinçli olarak sakin tepki vermeyi düşünmüyoruz. Bunun yerine genellikle daha sonra utanacağımız veya pişman olacağımız bir şekilde tepki veriyoruz.

Herhangi bir bağımlılık türüyle mücadele eden çoğu insan, bağımlılıklarının kendilerine neden olduğu sorunların en azından bir miktar farkındadırlar. Duygusal bağımlılık ise daha farklıdır çünkü duygusal deneyimi o kadar yakından yaşıyor ve deneyimliyoruz ki, kelimenin tam anlamıyla farkındalığımızın ötesinde kalıyor.

Duygusal bağımlılığı kırmak için kendi kalıplarınızın bilincinde olmalısınız.

“Tetikleyici” duygunuzun farkında olun.

Eğer duygusal bağımlılıklarınızı tanımlamak, elektriklerin kesilmesi gibi ani ve fark edilebilir olsaydı, “tetikleyici” duygunuzu tanımlamanız kolay olurdu. İçinizde bir şeyler kıpırdıyor, ancak hangi duyguyu hissettiğinizi tam olarak belirleyemiyor veya tarif edemiyorsanız, “tetikleyici” duygunuzu tanımlamak için biraz çalışma yapılması gerekir.

 

 

İşte başlamak bazı küçük adımlar:

1.Duygularınızı gözlemlemek için bir niyet belirleyin: Bu kulağa basit gelse de aslında çok zordur çünkü duygularımızı kişilere/olaylara tepki vermeden önce nadiren gözlemleriz. Duygusal bir bağımlılığınız olmadığını düşünebilirsiniz çünkü bu sadece sizin bir parçanız gibi görünür. Telefonunuza hatırlatıcılar koyabilirsiniz. Bu niyeti bir duygu günlüğüne kaydedebilirsiniz. Bunu yapmak, bilinçaltında bilinçli olmanıza yardımcı olacaktır. Instagram’da gezinirken, işte veya arkadaşlarınızla konuşurken günlük durumlarda nasıl hissettiğinizi izleyin. Kendini tekrar eden olay-duygu örgüsüne dikkat edin ve not edin. Bunlar, duygularınız için size ipuçları verebilir.

2. Güvendiğiniz birinden bilgi isteyin: Hayatınızda güvendiğiniz ve size karşı açık ve dürüst olan birinden, size fikir vermelerini isteyin. Onlara bazı kişisel gelişim çalışmaları yaptığınızı söyleyin ve sizi hangi duygularda bulduklarını sorun. Bizim kendimizde göremediğimiz şeyleri başkaları görebilir.

3.Günlük 5 dakikalık meditasyon yapın: 30 gün boyunca, ne olursa olsun 5 dakikalık meditasyon yapmayı taahhüt edin. Düşüncelerinizi gözlemlemeye çalışırken ortaya çıkan duygu ve hislerinizi izleyin. Duyguları tetikleyen düşüncelerinizin döngüleri hakkında size değerli geri bildirimler verecektir.

Anlayabileceğiniz gibi, bu biraz çalışma ve devamlılık gerektiren bir durum. Duygusal bağımlılıkların gelişmesi onlarca yıl alır ve tonlarca öz yansıtma yapmanızı gerektirir. Tetikleyici duyguyu tanımladıktan sonra ilerlemeye hazırsınız.

Duygunun ne olduğunu öğrendiğinizde, bunun etrafında birçok başka duygu hissedeceksiniz. Kendi davranışlarınızdan habersiz olduğunuz için çok fazla utanç duygusu gelebilir. Kendinize şefkatli ve anlayışlı davranın. Yolunuza devam edin ve bu farkındalık için şükredin.

 

Beynin ödül sistemini yeniden oluşturalım.

1.Beslenmeye odaklanın: Beyin, sürekli olarak yeni yollar yaratan, hücreleri yenileyen ve gün içinde sayısız kez nöronları ateşleyen ve birbirine bağlayan enerji gerektiren bir organdır. Beyin öncelikle yağdır ve bağırsak-beyin ekseni aracılığıyla bağırsakla sürekli iletişim halindedir. Serotonin gibi nörotransmitterler esas olarak bağırsakta üretildiğinden, sağlıklı bir beyin için yemek en büyük tedavi haline gelir. Yeni bir alışkanlık üzerinde çalışırken, süreci desteklemek için beyne doğru beslenmeyi vermek önemlidir. Yani işlenmiş gıdaları, şekeri, gluteni ortadan kaldırmak demektir. Bunların yerine kaliteli proteinler, sebzeler (özellikle fermente edilmiş sebzeler), probiyotikler, otla beslenmiş hayvandan tereyağı, zeytinyağı, yumurta ve süt ürünleri gibi yoğun besleyici, atalardan kalma gıdalarla beslenmek seize katkı sağlayacaktır.

2.Olumlamaları kullanın: Instagram gönderilerimizi takip ederseniz, bilinçaltını yeniden programlamanın bir yolu olarak olumlamalara da yer verdiğimizi görürsünüz. Tetikleyici duygunuzu bildiğinizde, beynin sinirsel yollarını değiştirmek için olumlamaları kullanabilirsiniz. Günlük olumlamalar yapmaya niyet edin ve sabırlı olun. Bu biraz zaman alıyor. Sabah saatleri bunları yapmak için en iyi zamandır çünkü zihin rahat bir durumda. Bunu asla stresli bir anda yapmaya çalışmayın. Gün içinde duygularınızın yükseldiğini hissettiğiniz her seferinde bu olumlamayı sessizce kullanın. Zihin alıştıkça, “tetikleyici” duygunuzun gitgide daha az ortaya çıktığını göreceksiniz.

Diyelim ki duygusal bağımlılığınız öfke. Sakinlik, öfke döngüsünü kırmak için kullanmak istediğiniz duygudur. Bunun için bir olumlama “Ben sakinim. Sakinliği seçiyorum. Herhangi bir durumda duygularımı kontrol ederim ve temel duygum sakinliktir.” Kasıtlı olarak tüm vücutta huzuru hissedin. Sakinliğin nasıl hissettirdiğini hayal edin. Bu en önemli kısım. Bunu düşünebilir ve bedeninizde hissedebilirseniz, bu zaten hep böyleymiş gibi olur.

3.Direnç Bekleyin: Beyin nöroplastiktir, yani yaşam boyunca herhangi bir zamanda, bilinçli davranışa dayalı yeni yollar oluşturabilir. Bu olay düşünülünce büyüleyici bir durumdur. Ancak yapabilmek için üzerinde çalışmak gereklidir. Zihin her zaman aşinalıktan yanadır ve sinirsel bağlantıyı değiştirmeye çalıştığınızda bunu protesto eder. Bu nedenle, bir işi yapmak için küçük zaman blokları ile yol almak önemlidir. Bir kerede çok fazla şey yaparsanız, beyin hızlı bir şekilde yorulur. Bilinçaltını yeniden programlama sadece beyin dinlenmiş ve rahat bir durumda olduğunda çalışır. Kendinizi bunalmış hissettiğinizde ara verin. Yeni uyaranlar aşırı yüklenmezse, zaman içinde beyin bu yeni aktivitelere tolerans kazanacaktır.

Duygusal bağımlılık zincirlerinden özgürlük sadece mutluluk yaratmaz, aynı zamanda bedensel sağlık yaratır. Vücudunuzun bu kimyasal “düzeltmelerden” dinlenmesine izin vermek, fizyolojik doğal iyileşme veya homeostaz süreçlerinin gerçekleşmesine izin verecektir.  Sadece duygusal değil, fiziksel faydaları da görmeye başlayacaksınız.