Değersizlik Duygusu Nedir? Değersizlik Hissinden Nasıl Kurtulabiliriz?

Kendini aşağıdaki davranışları yaparken hiç buldun mu?

Yardım istemekten çekinen

Sessizleşen

‘Hayır’ demek istemenize rağmen ‘evet’ diyen (veya tam tersi)

Kendi ihtiyaçlarını reddeden

Zehirli bir işyerinde veya ilişkide takılı kalan

Denemekten vazgeçmiş

Kendi için en önemli şeylerden vazgeçmiş

Arkadaşlardan veya aileden izole olmuş

Başkalarına para harcayan ama kendine harcamayan

Kendine pervasızca davranan

“Değersiz” olduğuna inanıyorsan, bu inanç depresyon ve utanç duygularına neden olur. Ama değersizlik sadece nasıl hissettiğini etkilemez. Bundan sonra ne yapacağını da derinden etkiler.

Sorun şu ki, değersizmiş gibi davrandıkça, değersiz olduğuna inanıyorsun. Değersiz olduğunu düşündükçe, değersiz davranıyorsun. Kendini tekrarlayan bir kısır döngü…

DEĞERSİZLİĞİ ANLAMAK

Değersizlik, çaresizlik ve umutsuzluk duygusu olarak da tanımlanabilir. Kendini değersiz hisseden bireyler kendilerini önemsiz, işe yaramaz hissedebilir veya dünyaya sunacak değerli hiçbir şeyleri olmadığına inanabilirler. Bu duygu durumunun çok farklı sebepleri olabilir. Bazen depresyonda olan kişiler bu duyguları yaşayabilirler veya geçmişte ihmal edilen veya istismara uğrayan çocuklar, yetişkinliğe bir değersizlik duygusu taşıyabilirler.

Bireyin hiçbir anlamı ya da amacı yokmuş gibi hissetmesine neden olabilecek bir duygu olan değersizlik, duygusal sağlık üzerinde önemli bir olumsuz etkiye sahiptir. Yakın zamanda yürütülen bir araştırmada, depresyon belirtileri arasında yaşam boyu intihar girişimi ile en güçlü ilişkiye değersizliğin sahip olduğu sonucuna varılmıştır.

İş kaybı, boşanma veya finansal zorluklar gibi durumlar, birinin hızla bunalmasına neden olabilir ve birbiri ardına aksilikler yaşayanların, değersizlik duyguları yaşamaları ve hayatlarının bir anlamı olup olmadığını sorgulamaları daha olasıdır. Değersizlik yaşayan insanlar, yaşamın herhangi bir yönünü olumlu olarak görmekte zorlanabilirler ve hiçbir gelişme umudu olmadığına inanabilirler. Bu algı genellikle çarpık bir algıdır ve genellikle depresyon, kaygı, keder veya stres gibi altta yatan koşullardan kaynaklanır. Kişi değersizlik duygularını ne kadar uzun süre yaşarsa, yardım almadan bu duyguların üstesinden gelmeleri o kadar zordur.

Çalıştığım danışanlarımdan birinin hislerini ve yaşadıklarını onun da izniyle paylaşmak istiyorum. İsmine de rumuz olarak Çınar diyeceğim. Çınar, 40 yılı aşkın bir süredir kendinden nefret etmekle mücadele ediyordu. “Kendimden çılgınlar gibi nefret ettim, sanki yapmak zorundaymışım gibi” demişti.

“Neden? Ben bir katil miydim? Bir hırsız? Soykırım mı yaptım yoksa Hiroşima’yı mı bombaladım? Kötü müydüm? Kimin çocuklarını öldürdüm? Hangi şehri yağmaladım? Bir yüzme havuzuna asit mi döktüm  yoksa kediye köpeğe tecavüz mü ettim?”

Hayır. Çınar’ın kendinden nefret etmesi, annesinin kendisine aşağılayıcı ve eleştirel davrandığını görmesinden kaynaklanmıştı. Çınar’ın annesi, onun “iyiliği için” olsa da, kendisinde bir sorun olduğuna inanmayı öğretti. Çınar artık kendisinden başka biri olmayı arzuluyordu.

Belki sen de başka biri olmaya özendin.

Belki sen de kendine kötü sözler söyledin.

Belki sen de aynadaki yansımana bakmaktan kaçındın.

Düşük bir öz değere sahip olduğunuzda, yapmak istediğiniz son şey kendinize iyi davranmaktır.

Bir şeyin değerinin olmadığına inandığımızda, genellikle ona kötü davranırız. Çok basit bir örnek; yeni bir cep telefonu aldığınız zamanı düşünün. Özel kılıflar, kaplamalar, özenli davranışlar hatta hasar kaskosu. Üzerinden birkaç zaman geçtikten sonra sağa sola fırlatılan, çizilse de kırılsa da eskisi kadar umursanmayan yine aynı telefon. Oysa değişen tek şey, o cismin zihnimizdeki değer algısı.

Değersizlik inancı o kadar güçlü bir inançtır ki, kendine zarar verici davranışlarda bulunmaya dönüşebilir. Ya da sadece sizin değersiz olduğunuza olan inancınızı doğrulayan, toksik ilişkileri devam ettirmenize neden olabilir. Kendini başkalarından soyutlamak anlamına gelebilir. Yeterince uyumamak ve doktora görünmemek gibi öz bakımın temellerini bile görmezden gelmenize neden olabilir.

Değersizlik inancı olan insanlar, geçmişte hiçbir zaman gerçekten “görülmediklerine” veya “duyulmadıklarına” inanırlar. Gelecekte ise hiçbir zaman koşulsuz sevilemeyeceklerine inanırlar.

Tüm bu karanlık düşüncelere karşı size güzel haberlerim de var.

Neyse ki beyinlerimiz ve düşünce mekanizmamız esnektir, sabit değildir. Beynimizin muhteşem nöroplastik yapısı için, öz değer geliştirilebilir bir durumdur. Sadece biraz zaman alır. Değersiz hissetmek karmaşık bir konu olduğundan, bir terapiste görünmek yardımcı olabilir.

Terapiye ek olarak, kendinizle kuracağınız sağlıklı ilişki süreci hızlandırıp kolaylaştıracaktır. Hayatınıza aşağıdaki ufak dokunuşları ekleyin.

 

  1. Çevrenizdekilere katkıda bulunun.

Bir kişinin öz değer duygusu oluşturmaya başlamasının en önemli yollarından biri, yaşadığı topluma, çevresine katkıda bulunmaktır.

Bu, selam vermek, kapıyı tutmak, iltifat etmek ve başkalarına gülümsemek gibi küçük jestler olabileceği gibi gönüllülük gibi daha büyük jestleri de içerebilir.

Çevrenize katkıda bulunmak, size bir amaç ve bağlanma duygusu sağlar.

 

  1. Minnettarlık alıştırması yapın.

Şükretmek “iyi olma” duygumuzu artırır. Bir kişinin dikkatini günün veya sahip olduğu şeylerin olumlu yönlerine odaklayarak tatmin ve doyum noktasına ulaşabilmesi kolaylaşır.

Her gün şükrettiğiniz beş şeyi kaydedebilirsiniz. En son ne zaman sahip olduklarınızın farkına vardınız?

 

 

 

  1. Başarılarınızın farkına varın.

Günlük işlerinizi planlamalar yaparak kaydedin. Yürüyüşe çıkmaktan, yemek yapmaya, temizlikten, iş yerindeki bir projeye kadar sizin için anlamlı olan her şeyi kaydedin. Böylece beyninizi yeniden programlamaya başlayabilecek ve değersizlik algısını ben değerli bir insanım’a kaydırmaya başlayacaksınız.

  1. Kendi kendine olumlu konuşma pratiği yapın.

Kendini değersiz hisseden kişiler, kendi kendilerine kibarca konuşmayı zor buluyorlar. Sizin için anlamlı gelen alıntıları telefonunuza kaydedebilir ve ardından gün boyunca okuyabilirsiniz. Ayna karşısında olumlu cümlelerle pratik yapabilirsiniz. Bu size, kendi kendinize olumlu konuşmayı nasıl yapacağınızı öğretir, böylece zamanla kendinize benzer ifadeler söylemeye başlayabilirsiniz. Bu ifadeler sizi sakinleştirmeye ve güven vermeye yardımcı olabilecek herhangi bir şey olabilir.

Buradaki ana fikir şudur eğer biz gerçek olduğuna inanmadan önce de değerli biriymiş gibi davranırsak, beynimiz nöron ağlarını kullanarak kendine yeni yollar oluşturmaya başlar. İlerleyen süreçlerde kendimiz hakkında nasıl hissettiğimizi olumlu yönde etkileyebiliriz. Bazen harekete geçmek ve eylem inançtan önce gelir. Bazen eylem sizden önce gelir. Eskilerin dediği gibi bir şeyi 40 kere söylersen o olur.

 “Değersizlik”i bir duygu değil kendimizle ilgili bir yargı olarak görüyorum. Değersizlik, siz düşünceyi değiştirdikçe, davranışı değiştirdikçe ve geçmişteki acılardan veya travmalardan iyileştikçe değiştirilebilen, şekillendirilebilir bir inanç sistemidir.

Yukarıda bahsedildiği gibi, değersizlik inancı yaşayan birçok kişi, düşük öz değeri oluşturan birçok travma deneyimleri yaşar. Geçmiş deneyimlerinizin değersizlik inancınız üzerindeki etkisini merak ediyorsanız kendinize sorun…

“Değersiz” olduğuma ilk ne zaman düşünmeye başladım? Hayatımdaki hangi insan bana bu mesajı gönderdi? Bu gelen mesaj doğrudan mı yoksa dolaylı olarak mı gönderildi?

Duygularımın, ihtiyaçlarımın, yaptığım tercihlerin veya davranışlarımın değerli olmadığını bana öğreten duygusal deneyimlerim oldu mu?

Çocuklukta veya yetişkinlikte herhangi bir zamanda fiziksel, cinsel, sözlü veya duygusal istismar yaşadım mı?

Başka olumsuz çocukluk deneyimleri  yaşadım mı?

Kişinin travmaya verdiği tepkinin arkasında her zaman bir amaç vardır. Ve bazen bizim için en zor kısmı, sizin yanıtlarınızın arkasındaki bilgeliği görmenizi sağlamaktır – özellikle bu yanıtlar utanç ve kendini suçlamayı besliyorsa.

Özellikle depresif hissediyorsanız, bunların tespit edilmesi hatta verdiğim pratiklerin uygulanmasının  çok da kolay olduğunu iddia edemem! Bu yüzden bu durumu çözümlemek istiyorsak, profesyonel bir terapistten destek almak bizi istenilen duygu durumuna daha hızlı ulaştıracaktır.

Destek için ulaşmaktan çekinmeyin. Unutma “SEN” buna değersin!